30.11.2010

amanın daha bir sevdim pink floyd'u




Pink Floyd - Shine On You Crazy Diamond
Of yaaa!İnanılmaz bir şey buuuu!!!
Aşık oldum, çok sevdim, bayıldım ve bunun gibi beğeni cümleleri işte,siz anladınız onu:))) bu Parçayla daha bir sevdim pink floyd'u..Nasıl da kaçtı gözümden :/
sevgiler...

bir bir biri birilerine:)


dilara yucesoy ,lallarallalala tv için istanbuldan bildiriyor:

‎"kasım bittiiiiiiiiiii:) " naraları ile bu ayın bitmesi bazı çevrelerce sevinçle karşılanırken, hala aşkı bulamayanlar için "of ya kasım da bitti" şeklinde üzüntüyle uğurlandı..
ve geçmişi bırak geleceğe bak dedi içimden bir ses ve baktım :
bugün 1 aralık (bu farkındalığımda twitter insanlarının etkisi çoktur)
yaptığım kısa araştırmanın sonuçlarını bildiriyorum:
varan 1: ‎1 aralık 1906 - Dünyanın ilk sinema salonu Paris'te açılmış..
Buradan paris büyükşehir belediyesine teşekkür ediyorum:D

varan 2: 1 aralık 1935 - Türk kadınını siyasal haklarını kazanmış..
yok siyasete girmeyeceğim tabiki ama bu iyi birşey :)

varan 3: 1 aralık 1987 - Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Dünya AIDS Günü'nü ilk kez duyurmuş..
iyi etmiş halkı bilinçlendirmek gerek:D siz yapmanız gerekeniz biliyorsunuz değil mi beybiler:)

varan 4:1999 - Burj Al Arab (321 metre yükseklikle dünyanın en yüksek oteli) hizmete açıldı.
ordaaaa bir burj al arab var uzakta,gitmesekte görmesekte ordaaaaaaaaaaaaaaaaa:)

varan 5: 1 aralık wudi elının(woody allen)da doğum günüymüş
hepi börtdey vudiiiiii hepi börtdey vudiiiii:))) severiz kendisini yani barcelona barcelona filminde ispanyayı bana bir kere daha sevdirdiği için bende onu sevdim :)

ve acı kaybımız..çok severdim..secaattin tanyerli ..sevdim bir genç kadını ve papatya gibisin beyaz ve ince parçaları ile beni benden alan adam..kendisi 1 aralıkta vefat etmiş..tüm sevenlerinin bir kez daha başı sağolsun..

ve son olarak:

‎1 aralık 2010 veeee habertürk spikeri telefonla bağlanan bilir kişiye "haberimize şey ettiğiniz için teşekkür ederiz" dedi. türkçem ne kalde?
türkçemizi türkcheleshtirmeyiniz efenim!

sevgi ve saygılarımla!!

ps:bir bir biri birilerine diye de bir şarkı vardır onu da söylemeden edemeyeceğim:)

sevdim bir genç kadını...



Bir kez daha başımız sağolsun..Şecaattin Tanyerli 94 yılında bugün alzheimer hastalığına yakalanarak vefat etmiş.. Anısına yayınlıyorum..çok severim..Sevdim bir genç kadını..

o gün..



o gün ..
dudaklarımı çerçeveletip duvara asasım gelmişti..senden başkasını öpemeyeyim diye..

tabu..




bugün dediler ki,
yıkmak istiyorlarmış tabularımı..yol geçecekmiş..

kırmızı..


kırmızıydı rengi,evet,
mektubu açarkenki rengi ojelerimin,
defalarca okunan mektubun..
makyajı akmış simsiyah gözlerimden
damla damla dağılmış mürekkep
ve geç alınmış bir not..
"mecburdum.."
ardından alınan telefon..
o artık yok..
ve imzanın önemi kalmadı..
çünkü imzayı atan da yok..
artık okuyan da...

La muti ani:))


efenim yabancı ülkelerde vaftiz töreni diye bir olay vardır:)
bilirsiniz filmlerden falan..vaftiz sırasında verilen her ismin bir isim doğum günü olur sonrasında..yani o isimde olanların doğum günü sayılır o gün :)) ve bu gün de andreea'mın doğum günü:)))saint andreas:)yani bugün romanyadaki bütün andreea isimli olanların doğum günü:)e bende "happy birthday" demek istiyorum andrellama :))
hatta la muti ani sweety:)))

öğrendim..


kayıp rüyalarım vardı benim
Mahalledekilere anlatırken uydurmak zorunda kaldığım ..
yaratıcılığı öğrendim ben ..

kırık oyuncaklarım vardı benim
onarmayı öğrendim,canlarını yakmadan
konuşa konuşa dindirirdim acılarını bez bebeklerimin

bir kumbaram vardı benim
biriktirmeyi öğrendim ama öyle ki
gereksiz doldurursan almıyordu gerekenleri ..boşaltmayı da öğrendim..

bisikletim vardı küçükken kırmızı..
adrenalini tanıdım onunla
düştüm,kalkmayı öğrendim
kızmasın diye babam
ağlamamayı öğrendim düştüğümde..

dostlarım vardı benim
yeraltı canavarı oyunları uydurup oynadığım
klüp evlerinde çikolatalı ekmeğimi paylaştığım
paylaşmayı öğrendim ben..

amacım uğruna çok çalışmayı öğrendim,
belki para kazanmayı..
kağıttan papatyalarımı sattım sınıfta ilk
aç kalmamayı öğrendim babamdan
kimseye muhtaç olmamayı..

ve o kadın..annem vardı benim..
emek kızartmayı,dişlerimi fırçalamayı
kadın olmayı...
ve güçlü olmayı ondan öğrendim birde,
o üzgün olduğunda,karanlıkta rodrigoyu dinlerken...

deniz kabuğu..


onu taşların arasında sakladı küçük kız seneye geldiği orada bulmak umuduyla..uzak kaldı denizden ve deniz kabuğundan sonra..resimler yaptı onun için ,şarkılar söyledi..öyleki güncesinde o vardı..
geri döndü..
taşların yanına yaklaştı ürkekti..
taşlar yerindeydi ama deniz kabuğu yoktu..
o kocaman dalgalarda nasıl savrulduğunu düşündü.
ama hayat böyleydi..
saklasan da sevdiğini sen uzaklaştığında dalgaların götürmemesi olanaksızdı..
yapacak hiçbir şey yoktu ve küçük kız bunu çok erken öğrenmişti..

man-tık-dı-şı


O filmlerdeki dönüp sarılma sahnesi gibiydi aşkımız.
hep son dakika döndük gitmelerden..
Mantık dışı yaşanan ilişki
ve hayatımı etkileyen değişkenlerin olumsuz varlıkları..
Anlamlı olan tek şey o an..O sarılma anı olurdu yine..
ve o gecenin sabahında uyandığında mutlu sadece..
Akşam yine hüzün..aranan hep huzur..
mantık dışı bir ilişki idi bizimkisi ..
bir gittik..bu sefer dönemedik..
ve bu çok anlamlı oldu..

ve aşk..



aşk
sokulduğum an hissetmek kalp atışlarını
nereden geldiğini ,nereye gideceğini unutmak birden
sadece o anda kalmak istemek
çocuklaşmak
ve yine ruhun en soğuk yerinde tuttuğun
çocukluğunun çıkarmak yerinden.
lunaparka gitmek belki..
kaçmak bazen aşk..
dudaklarda seni üzmek istemezdim öpüşü sonrasında
derin anlamlar bırakmak dudaklarına giderken bile..
sonra kavga etmek demek aşk
o son sözleri söylemeseydim demek belkide
anlatılamaz bir rahatlama ve de
bir dakika sonra
daha bir bastırmak göğsüne onu
kavga da gerek aşka ey sevgili,
kavga da gerek..
ve çıkmaza girmek demektir aşk
ne yapacağını bilmemek
tüm yaşanmışlıkları bir hoşçakal öpücüğü ile bitirmek
unutma sevgili
"bitiş"te aşk "başlangıç"ta..

maymun aşkına:)



ya ben maymunları çok seviyorum ne zaman muz yiyecek olsam aklıma hep maymunlar gelir.öyle güzel soyuyorlar ki insan dayanamıyor gülüyor:))
hakkaten kendimi yakın hissediyorum ben onlara galiba..
oww maymun aşkına
neler oluyor bana :D

ben iyisi mi bir muz daha yiyeyim :D hatta şöylee ortasını kabak oyacağı ile oyup..içine ceviz doldurup birde bal akıtayım üzerine..oy oy oy
kim der ki dilala şeker hastasıdır:)napim ama :))
gittim ben :))

29.11.2010

dudak..


dudaklarını bana sakla sevgili
sahte vücutlarla ne yaparsan yap
dudakların benim olsun
kimseyi öpme beni öptüğün gibi
kimseye dokunma dudaklarınla
dudakların..
en sevdiğim yerindi,
her hücrenden öteydi..
sarılışlarında o öpücüktü son bulan boynumda
değerliydi..özeldi..
sahte bedenlerle kirletme bizi
dudaklarını bana sakla sevgili..

.dilarayucesoy.

28.11.2010

örf ne komik bir isim ya:)




ben adetleri çok severim..
toplumun yapısını,o yörenin genel özellikleri hakkında bize çok yakın bilgi veriyorlar.örneğin karadenizlilerin bir adeti vardır.aile bağları çok kuvvetlidir.
o yüzden karadeniz dışına kız vermek istemezler.
öyleki bazı ailelerde akraba evlilikleri bike gözlemlenebilir.
aslında niyetleri kızımız yakınımızda olsun bir sıkıntısı olursa elimiz yetebilsindir.
bazı yörelerde gelinin ayaklarına yakılan kınayı,damat yıkar mesela,damat değer bilsin diye..
evlerine gireken önce tuz,pirinç,ekmek girer ki evlerinin bereketi olsun diye..
hepsinin bir anlamı vardır..severim ben adetleri..
bu arada örf kelimesi hep bana komik gelmiştir, dikkat ettiyseniz kullanmadım:D
aslında takı töreni bile imece düğündür bakıldığında.
yapılan küçük bir tören sonunda, eş dost genç çiftin evlerini kurmalarına yardım etmek için para altın,ev eşyası gibi şeyler verirler.
geçen gün bir adete rastladım.ve çok hoşuma gitti..
genç çifte ayna veriliyor nikah kıyılmadan önce..ve kendilerine bakmalarını,emin olup olmadıklarını netleştirmeleri isteniyor..
günümüzde insanlar yanlış evlilikler yapıyorlar.
bu uygulama bunu önüne ne kadar geçer bilemem ama iyi bişi:)
ben sevdim..yeni adetler istiyorsanız yazılarımı takip edin ve nolursunuz aman çok aşığım hemen evleneyim deyip yanlış evlilikler yapmayın oldu mu bebişim :D

sevgiler
dila

..suskun..


suskundu yalnızlıkları ona gittiğimde..
ısıtılamayacak kadar soğumuştu kalbi..
haykırışları vardı suskun, yalnızlıkları gibi
gözlerinden okuyabileceğimi hissediyordu ki
kaçırıyordu gözlerini masumca
sürekli gülümsüyordu biliyor musun ?
acılarının yüzünden okunmasından korkuyordu belkide..
anlayamadığım bir hal vardı ki..
uzaktan bakınca bile belli oluyordu o..
acıdan mı,korkudan mı..çözülemeyenlerde kalmıştım..
ama o kadar güzel bakıyordu ki..
onun o hali bile evet o hali bile,
onu sevmem için başlı başına bir neden olabilirdi...

Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın...




türk sanat müziği başka birşey..gerçekten..bir ritüel..ne diyorlar şimdiler..
ruhumuz için bir -tırnak içinde detoks tırnağı kapat- :D
dün bir arkadaşıma rastladım..sohbet ettik uzun uzun ..
herşeyden..ve inanılmaz güzel besteler dinledik türk sanat müziğinin farklı makamlarından..
ama en çok yakındığımız yeni parçaların olamamasıydı günümüz duygusuzluğu yüzünden..
emek verilmeyen şeyin değeri bilinebilir mi?

Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulu kalplere sevda otağın
Kimbilir hangi gönüldür durağın

Her gören göğsüme taksam seni der
Kimi ateş gibi yaktın beni der
Kimi billur bakışından söz eder
Kimbilir hangi gönüldür durağın..

kim sevebilir böyle..kim hissedebilir bu duyguları bu "duygusuzluk"ta söyleyin!!
kimse hissetmezse yazamaz kimse..
ve yazamazsa bizde dinleyip kendimizi bulamayız bir kere daha, onların gönüllerinde..
yakınmanın faydası yok..
sevgilerin anlamı yok..
anlamlar anlamsızlaştı dedi bana o..
bunun üzerine söyleyebilecek cümlem yok..

çok keyifli bir geceydi..ruhumu arındırdım onlardan..
ve derinden de olsa hissetmek güzeldi,en derinden..
veya olmayan şeye özlem duymak belkide..
insan olduğuna dair bir duygu hissetmek..
gerçek bir duygu hissedebilmek hala..

sevgiler..
dila..

26.11.2010

"uçurtma avcısı"


süper kültür insanı bir arkadaşım vardır.çok kitap okur ve çok film izler.bana bir öneride bulundu..
e film önerisini o yapınca hemen dikkate alındı:)
evimizin altında bir dvd center olduğundan hemen kiralayıp izlemeye başladım..
nutellealı ekmeğimi ve suyumu da hazırladım..
Afgan yazar Khaled Hosseini’nin(Halit Hüseyni) aynı adlı çok satan romanından uyarlanan
“Uçurtma Avcısı-The Kite Runner”
filmin başında bir yudum su içmiştim..boğazıma taş gibi oturdu..
izlediniz mi bilmiyorum ama bundan sonrası spoiler içerir söyleyeyim..
efendim film afganistanda geçiyor.
amircan ve hasan adında iki çocuk var.amircan afgan zengininin korkak oğlu..
hasan ise bir hazar türkü.onların yanında çalışan uşaklarının oğlu.
hasan inanılmaz geniş yürekli bir çocuk..ve amircan için herşeyi yapabiliyor.
ve işte size filmden en çok etkilendiğim sahne:
kentte bir uçurtma şenliği yapılıyor ve bu iki çocuk beraber yarışıyorlar ve kazanıyorlar.
zafer uçurtmalarını düştüğü yerden almak için hasan koşuyor.
aldıktan sonra karşısına üç afgan çocuğu çıkıyor ve uçurtmayı vermesini istiyorlar.
hasan, amircana uçutmayı getireceğine dair söz verdiği için çocuklara vermiyor.
ve o üç çocuktan en hain olanı tarafından tecavüze uğruyor..bunun için tecavüze uğramayı bile göze alıyor.
ama en acısını daha sonra görüyorsunuz..
amircan o an onları izliyor ama hiç bir şey yapmıyor..esas korkak kim???
sonraki sahne..
hasanın karlar üzerine damla damla dökülen kanı ve topallaya topallaya eve dönmesi..
inanın bu sahneden sonra hiçbir şeyin önemi yok..
yutkunamadım..
sadece bunu söyleyebiliyorum..
fim boyunca gülümseyebildiğim tek sahne,düğünde dansettiklei sahneydi ama farklı bakış açıları kazanabilmek adına mutlaka okunmalı, izlenmeli..
"uçutma avcısı"

ve anladım ki nutellamın salgılattığı seratonin bile yetmiyormuş dengemi bulmak için :)


dila..

24 cm :))


efendim merhabalar
bugünlerde blogum teyzelerin yemek bloglarına döndü.
evet farkındayım ama beni bu hale getirenler utansın diyorum ve devam ediyorum..
biraz önce tam 24 cm olan bir taze fasülyeye rastladım dolapta ..(dedi naber,dedim iyidir :D)
zeytinyağlısını yapayım demiştim ama 24 santimi 8 parçaya bölerekten ancak yemeğe katabildim..
biraz daha büyük olsa sadece 24 santimlik tek fasülyeyi bile 1 domatesle yemeğe çevirebilecektim.
ah şu hormonlar..
annem çok güzel alışveriş yapar.hepsini tek tek mülakata sokar ve besinlerin doğal olmasına çok dikkat eder:)
hatta öyle ki yemeğin güzelliğinin öncelikle, besinlerin tazeliğine bağlı olduğunu söyler..
ama o gün başka seçeneği olmayacak ki bizim 24cm ve onun gibiler alışveriş filemize girebildi:)
neyse ben yemeğin tabanını yaptım düdüklüde tabiiki..pişmeye bıraktım..
ayy düdüklünün havasını bir görmeliydiniz:)
bir pıstlamalar, tıslamalar türlü atraksiyonlu hareketler falan..
nasıl da sinsiii arkamda :D vallahi tırstım düdüklü tenceremizden..
birazdan altını kapatacağım o,o zaman görecek bana tıslamayı :)
bu arada söylemeden edemeyeceğim: yemek konusunda annem mükemmeldir.
ama şöyle bir durum var ki o kulak,ben de boynuz olarak kendisini geçmeliymişim..
fena değilim yani sadece domatesle aramda özel bir bağ var..koydukça haz alıyorum daha çok koyasım geliyor:))
diğer sebzeleri de seveceğim gün gelecek ve ben o gün daha iyi olacağıma eminim :)
sevgiler.
dila..

25.11.2010

boş siydi:))



Şu film çevirmenlerine hep hasta olmuşumdur.
Çeviri çok ince iş hataya yer var. Kabul! Ama bu kadar olmaz ki arkadaşım:)) Dün yine kanallar arasında yaptığım derin araştırmada (ne araştırması bacım zap o zap)"wicked park " filmine rastladım. İzleyip etkilenmiştim kendisinden ..Ama sağ alta bir baktım "hep seni aradım" yazıyor:D Cd'yi siydi,simlock'u simlok ve bluetooth'u bülütüt yazan yurdum insanlarından doğru çeviri beklemek de ilginç tabi siz de haklısınız.Hey allahım..
Çeviri konusunda da diğer bir olay da şarkılarla ilgili..Özellikle bir fenomen vardır ki: Bob Marley "no woman,no cry" herkes bilir..
O kadar çok çevirisi yapıldı ki : Benim bildiğim kadarı ile
"hayır kadın ağlamak yok" doğru olanı..Ama bazıları da "kadın yok ,ağlamak yok" der..Bu yanlış olandır..Bu konudaki araştırmalarıma göre son bomba Nihat Doğandan geliyor:
"ağlamayana kadın yok ":)Bayılıyorum bu adama..
Esen kalın efenim..
Dila..

ah bebişim iyiki koydun o çiçeği!hiç anlamadık


şu sansürleme olayı hakikaten çok komik olabiliyor canlarım..
can sıkıntısından kanalları geziyordum bir baktım film başlıyor cnbc-e'de..baktım robert de niro var, bu film iyidir dedim izlemeye başladım..adammımız yani rabırt amca hapisten çıktı ellerinde çiçekler:)sigarayı çiçekle sansürlemişler.ah bebişim iyiki koydun o çiçeği hiç anlamadık sigara olduğunu :)
ya hakkaten hani sansür yapıyorsunuz bari çiçek koymayın.çocuklar anlamasın diye yapıyorlar ya ben çocuk olsam daha çok kafam karışırdı "adam çiçeği neden ağzına sokuyor anne?? " diye sorarlar adama..yapmayın kardeşim..böyle buzlu cam koy ,siyah bant çek falan ..çiçek koyma canımı alma:D hatta sansüre de karşıyım ben basın özgürlüğü de isterim..bu yazımda onu da belirteyim kayıtlara geçsin lütfen:D

bu arada rabırtcım da pek bir kaslıymış o zamanlar gözümden kaçmadı :D
sevgiler!!

ben harikayım:)


aaah ah ..
anneciğimin kısa süreli seyahati sayesinde ev bana kalmış durumda ..evle beraber evin sorumluluklarını da devirteslim yapmış olduk tabiiki:)
yemek yapmayı çok severim iki gündür ben yapıyorum
babam patatesi çok sever bende beğenmesini garantiye almak için etli patates yaptım hahayt süper oldu tabiki:D
bugün de patlıcan oturtma yaptımm..veee işte asıl haber:))bizimkiler zehirlenmedikleri gibi çok beğendiler:) aman allahım harikayım ben :)
hakikaten harikayım:))

24 kasım..


Bu yazı bir türlü yazılamayan 24 kasım yazısıdır..
Ben bir öğretmenim..2010-2011 eğitim dönemi başlamasına rağmen hala öğrencilerine kavuşamayan bir öğretmen..
24 kasım öğretmenler gününün bana acı vereceğini hiç tahmin etmemiştim..
En yakın zamanda olmam gereken yerde olmak dileğiyle!
Tüm meslekdaşlarımın öğretmenler gününü kutlarım..
Sevgiler..
Dila..

23.11.2010

kavanozu öpmek:)



Efendim merhabalar,
Biraz önce bir bardak kırdım mutfakta bulaşık yıkarken.Nedense bgünlerde bir sakarlık peydah oldu hayatımda.. Gün geçmiyor ki dilala bir sakarlık daha yapmasın:) Ne yapabilirim yahu,şuan hayatımda varolan tek heyecan "mutfakta akrobasi" olduğundan mıdır neden bilinmez..
Bunu da seviyorum evet yanlış duymadınız akrobasi..
Üşengeçliğimden olsa gerek bütün işi bir anda yapayım diyorum ve bazı mutfak gereçlerini de bu yolda kurban ediyorum.
Misal geçen gün bu güzel havaya haksızlık etmemek adına kahvaltımızı balkonda yaptık.Sofrayı toplamaya başladım.10 tane kahvaltılık var ben beşini üstüste koyup götürme çabasındayım ve haliyle %20sini feda ediyoruz:)Aynı anda 7-8 tane bardak taşımaya çalışmam da cabası oluyor tabii..
Ama ailem buna çabuk alıştı sanırım.
geçen gün yine bie sofra toplama seansında bir baktım ki babam salça kavanozunu öpüyor.."Babacım dedim rahatsız mısın napıyorsun??"dedim ve babamın verdiği cevap alkışlanasıydı hakikaten :
"Kızım bugünlerde çok fazla şehit veriyoruz bende kavanozla vedalaşmak için kapağını öpüyorum nasılsa sen birazdan kıracaksın :))"
Aaah ah..
Acilen işe başlasam fena olmayacak:)))
Sevgiler..
Dila..

oy çiki çiki:))



Bu sabah bir kalktı ki dilacık inanılmaz neşeli:))İyi bir uyku heni keyfine getirir insanın ama bu yerinde duramamazlık neyin nesi ,anlayabilmişi değilim :) ama sevdim :)
Dilime dolanmış bir romen çingene şarkısı "ay tchiki tchiki "diye geziyorum evde :)
"Tchiki Tchiki" transylvania filminin soundtrack'lerinden biridir efendim :)
oy çiki çiki benim deyimimle:)))
bu şarkıyı bu gece iyi bir uyku çekmemi sağlayan yatağıma,
şarkıyı dinleten Andrellama,
bu oynak halimi sevdiğim için kendime
ve birde romen çingenelerine ithaf ediyorum:)))
Paylaşmasam olmazdı hani..

Sevgiler:))

22.11.2010

"aşkın çalgısı arp"





Canım okurcuklarım,
Bu kış çok kültürel geçecek gibi görünüyor..
bunlardan ilki Çırağan’da Kış Arp Melodileri İle Başlayacak:)))
Çırağan Palace Kempinski bu yıl ilk kez düzenlenecek olan “Arp ile Her Telden!” projesi iki ünlü arp sanatçısı Maire Ni Chathasaigh ve Chris Newman’ı bir araya getiriyor.
3 Aralık saat 20:00’de gerçekleşecek etkinlik, arp meraklılarına ücretsiz, rezervasyon yaptırmak için; nho@arpsanatidernegi.com

ben mailimi attım bileeeeeeeeeee:)
ve orada buluşmak dileklerimle:)

ay yay ya:))let's do lambada!!



efenim ben küçücüktüm,içi dolu turşucuktum bu şarkı çıktığında:))
birde eteğim varmış hatta böyle fırfırlı,rengarenk falan..eteğimi giymediğimde yerinden santim kıpırdamadığım gibi(sanatçı kaprisi mi desem ne desem ),eteğimi giydiğimde kaptırıp masaların üzerinde oynarmışım:)
hatta annem ve babam da belimden tutup maymun olurlarmış arkamda:))
aaah ah onları o halde görmek gerekti aslında:)
ama hakkını verirmişim dansımın da ki herkes hayran kalırmış:)
ya benim ruhumda oynak birşey var hakikaten:)
ay yay yay yaaaaaaa:)
let's do lambada:)

sevgiler efenim:)

cingı cingı ling:)




dean martin "that's amore"nin cingı cingı ling cingı cingı ling kısmını sevenler elime mum diksin :)))seviyorum ben bu adamı yahu :))ne varsa eskide var a dostlar:)
sevgiyle kalın:)

21.11.2010

katil..


küçük bir kızdı
canını acıttılar,her acıda daha bir büyüdü..
hayallerinde o vardı,
ve uyandığında onun yüzünü görmek bi zamanlar..
bir de yüzük,onunla anlam kazanabilecek olan..
ve şimdi,
şu an anlamsızdı herşey..
kadın elinde sigarasını tutuyordu yüzük yerine..
ve kadeh..
evet bir kadeh de şarap tutuyordu buketi yerine..
ve adam ..
boynunda bir boyunduruk gibi,
o başka olan kadın..
peki siz bana söyleyebilir misiniz,
masum hayallerin katili kim??

.dy.

yarım..


sigarayı içime çekmeyi beceremediğim gibi sevdim seni..
benim bütün cümlelerim yarım kaldı,
seninse öpüşlerin..
her dokunuş sahteydi bana..
her söz daha bir akıyordu içime ılık ılık,
sen söylediğinde..
notalar da sen gibi oldu bir süre sonra,
hayat da sen gibi..
içselleştiremediğim gibi yabancı kaldım..
kanımda virüs gbi..
ne seni tam sevebildim..
ne de aşkı..
ve sırf bu yüzdendir şiirlerimin yarım kalması..

.dy.

hadi beni aşka inandır!


yalnızlıklarımdı susturan dudaklarımı
içimdeki çığlıklara rağmen..
anlatamıyordum..
diyemiyordum ki
be adam!!
hadi inandır beni!!inandır beni aşka!!
var mıdır ayaklarını yerden kesecek kadar mutlu edebilecek..
kimseyi sevmediği kadar sevebilecek??
belki çocukluğundan uyandığında onun yüzünü görmenin hayalini kuran..
var mıdır canın yandığında senin gözyaşların yanaklarına,onunki içine akacak..
var mı söyle!!
anlatamıyordum bunları!!
söyle adam!!
aşk var mıdır
ya da sus..
ve beni aşka inandır!!

.dilarayucesoy.

soğuk..



sağ elim soğuk bu karanlık odada,sol elimse sıcak..
ölesiye karmaşıktı içim..
ve kalbimin soğukluğu ellerime vurmuştu artık..
o kadar üşüyordum ki..
en son giden beni buz gibi bırakmıştı orada
o son gündoğumunda..
ateşim vardı ve üşüyordum..
hiç olmadığım kadar yalnızdım..
sadece rüzgar vardı..sadece o ..
öyle ki biri olsaydı,
belki biri elimi tutsaydı,onu da üşütecektim..
o denli soğuk..
o denli güvensiz
ve
o denli yalnızdım....

.dilarayucesoy.

üçüncü tekil..


usulca yaklaşıp gülümsemişti kulağıma..
ve fısıldadı..
sevda sözlerinde bile ben,sen ve o vardı..
aşkta üçüncü tekil yoktur evet..
ama bizimkisi aşk mıydı..
kelimeler yetemezken hislerime..
o,o kadar yanmıyordu belliki..
bazen onu düşünürken bulurdu kendini..
ilk sigaramı onunla içmiştim..
ben onu ,o onu düşünürken.
öyle bir bakmıştı ki gözlerime o an ..
hissetmişti kırgınlığımı belli ki..
öyle içime oturdu ki o bakış..
neredeyse sigaradan sarhoşluğu tadacaktım..
benim,senin ve onun için, üç fırt daha çekerdim içime ama,
üçüncü tekil midemi bulandırmamış olsaydı eğer..

.dilarayucesoy.

araf


büyüttüm çocuklarımı içimde..
bir yanım 5 yaşında bir yanım 25..
bir yanımın dizleri acıdı hep..
tek derdi paylaşamadığı oyuncakları oldu,
diğerinin kalbi acı verirken..
suskundu bazen ikisi de..bazen neşeli..
ama bazen öyle bir hal alırdı ki ruhum,
ne küçük bir kızın mutluluğunu hissedebilirdiniz toprakla oynadığı andaki,
ne de hayata yeni tutunan kızın, yeni keşiflerinin verdiği gururu..
işte araf derdim içimden o anda..
işte araftasın şimdi..
zaman gerekir bazen dönmek için eski ruhuna..ve sabır..
ama kaybetmezsin içindekileri asla..
yenilerini doğurursun her geçen gün..
bazen 45 bazen de 65 olurlar..
büyüler, acı verse de..
ta ki son nefesini göğe bırakıp özgür olacağın o gün gelene dek..

.dilarayucesoy.

"salıncak"


küçük bir kızdım salıncakta sallanan..
cümleler yazdım bana ait,benim olan..
yazıp yazıp semaya bıraktım..
hayatımdaki herkes ayrı anlam kattı onlara,
hemde her kelimesine..
her anlamda daha yükseğe uçtum..
daha yükseğe bıraktım kelimelerimi..

ve şimdi anlamlarım artıyor..mutluluğum büyüyor..
özgürlüğüm perçinleniyor uçtukça daha yükseğe..

.dilarayucesoy.

1001 olmuşuz:))))


Canım okurcuklarım,
Şuan Dilala'nın mutluğunu size anlatamam..Kendisi blogcuğuna yeni yeni yazıcıklar eklemek için girmişti ki bir baktı 1001 kişi ziyaret etmiş bugüne kadar :))
İnsan yazıyor da yazılarının okunduğunu görebilmek, inanılmaz güzel bir şey..Hele birde beğenilerinizi anlatan yorumları görürsem değmeyin keyfime..
Herkese çok çok teşekkür ederim!!İyi ki varsınız!!

kararında..




bir kadın..
kadın ağır ağır ilerliyordu..kalbi yerinden çıkacaktı neredeyse..öyle bir heyecan..
onu ilk kez görecek olmanın verdiği heyecan..
korkuyordu belki biraz..konuşsa sesi titreyecekti..susuyordu..
buluştular..
bir süre sessizlik..bir duygu hakimdi havaya ne olduğu çözülemeyen..
kimi zaman masum,kimi zaman günahkar..
öylesine sessizdiler ve öylesine çığlıklar atıyorlardı..birbirlerini duyacaklarından şüpheli..
sorular başını döndürüyordu kadının..ama sessizdi daha çok..kararında konuşuyordu..ama sessizdi de..
çünkü yalnızca sessiz olduğunda gizleyebilecekti içindekileri..
yanakları kırmızı idi kadının nedendir bilinmez..
utangaçlı yoktu serde,utanılacak birşey yapmamıştı..
sadece sorular..
gülüşmeler..
herşey kararında idi o gece..
kararında gülündü..
samimi idi..çok sıcak ve içten..kararındaydı içtenlik..
çok şeffaf değildi çok yakın gibi,çok kapalı değildi uzak gibi..
ve saat 9..
kararında yaşandı..
şimdi vakit bekleme vakti idi..
hepsi bu..
dudaklardan düşen aynı sözcük..
"kararında"...

.dilarayucesoy.

yeniden doğmak..


bir pazar günü yağmur yağıyordu..
battaniyenin altındaydı,yanında sıcacık bir kahve..birkaç yüz bin kişiden daha şanslı olduğunu hissettiği anlardan bir tanesiydi..en güzeli idi yağmurun cama vurduğunda elindeki kitabın içini ısıtması.."yine bir aşk hikayesi" dedi kadın..fazla aşk bünyeye zarardı..kitabı kapattı..
başka bir kitap aldı eline..aynı anda birkaç kitap okumayı severdi..kitap okumayı çok severdi daha doğrusu..okudu ve okudu..
bir an gelen titreme ile kendine geldi..doğruldu..
sıcak bir duş her zaman iyi gelmişti içini sıktığında tarifi olmayan şeyler..bir duş aldı..kalpli sabunları vardı kırmızı idiler.onlara baktı..sıcak su teninden akarken bu sefer sadece sustu..düşünmek istemese düşünmezdi aslında..biliyordu..algıda seçicilik diyordu buna okuduğu tüm eğitim kitapları..
tamam düşünüyordu ama neden ?
kızgın mıydı?yoksa özlem mi?yahut istek evet belkide yeni bir şeylere istekti nedeni..tüm ön yargılarından kurtulup,yeniden doğmak istiyordu belki de küllerinde zümrüd-ü anka gibi..
düşündü..ve düşünürken fonda "la vie en rose" çalıyordu..

20.11.2010

elvis - blue way shoes

yerinde duramayanlara ithafen:))
rock'n roll günlerini özleyen dila dayanamaz ve dansetmeye başlar :))

19.11.2010

o kadın'a ithafen..



bir adam
bir kadın
onlar iki kişiydiler
ve bir gün iki cenin düştü kadının rahmine
yürekte büyüdüler
ikiyken dört oldular
ve o günden sonra
hiçbir şeye şükretmediler,
"o kadın"ın varlığına şükrettikleri kadar..

.dilarayucesoy.

18.11.2010

yazmak..


Sadece aşık oldugunda mı yazar insan,
degilse aşık olabilirmi herhangi birine yazabilmek icin,
aşıkmış gibi yazabilir mi..
yoksa herşey içinden mi gelir insanın?
hissetmeden yazılmaz mı?
yazılamaz mı?..

.dilarayucesoy.

...


Şarapti ondan kalan galiba bana bir tek..
ópmeye kıyamadigim gibi onu,degdiremedim dudaklarımi şaraba..
eskidi demiştim,içmemiştim o gittikten sonra ..
bariz bilmiyordum degerini
tipkı onunkini bilemedigim gibi..

.dilarayucesoy.

şarap ve deli..


saat 4..
izlenilmiş aptal bir romantk sonrasi, elinde bir kadeh karadut şarabı..
"aşk yok" der yüksek sesle kadın hikayenın başında,okumayı sevmiştir hep ama okudukları farklı deneyımleri farklı olmuştur çogunlukla..can skıntısı dolaşırken bloglarda, tıklar " sonraki" .. ve rastlar alemin delisine..okur,okur ve okur sabaha kadar..
gün aydınlanır,şarap biter..gerçek şu ki,o an tek istedigi şey cevaptır..
"aşk yok mudur?" der bu sefer içinden.. bu kadar "aşık" olan o deliye gerçek mi,degil mi sorma arzusunu hiçbirşey engelleyemez..birkaç saat önce sóyledigi ile çeliştigi için adama kızar bir de..
uyur..uyanır..yürür..dün dogurdugu güneş batmadan cevap alır.. evet aşık olmadan yazmıştır adam hepsini..aldığı cevaptan tatmin olur..
"bir şişe daha saraba ihtiyacım var sanırım"..

.dilarayucesoy.

dünyanın en iyi annesi!!nice mutlu yıllara!!





canım okurcuklarım :))
bugün benim en mutlu günlerimden biri !!
en iyi dostum olan canım annemin doğum günü!!
anne dinle şimdi beni bakıyım:
seni çook seviyorum ve sensiz bir hayat düşünemiyorum!!
dünyanın en iyi annesine sahip olduğum için babama da teşekkür ediyorum!!
doğurduğu için anneanneciğime :)
dilerim ki her bebek benim kadar şanslı olur da senin kadar iyi bir anneye sahip olur !
seviyorum seni çoook fazla hemde:))

Kobe öküzü olunmaz Kobe öküzü doğulur:))


Efendim merhabalar :)

Dün gece bertuğlan konuşuyorduk kendisi fransızca öğretmenidir ve şaraptan çok iyi anlar.Ya bertuğcuk kendimi şarap konusunda geliştirmek istiyorum,bana öğretmen lazım dedim.O da emrivaki olmasından yakındı ama sonunda kabul etti..Aah ah öğrenme açlığı içinde olan bana kim karşı koyabilir:)
Konuşmaya devam ederken paşamızın paris fotoğraflarını gördüm feysbukunda,
adam gezmiş gezmiş vay anasını dedim ve bende gezeyim dedim hatta zorluk çekmeyeyim gezerken, fransızca da öğrensem süper olurdu aslında dedim:))
Bu nacizane istağimi de bertuğcuka belirtince aldığım tepki aynen şu oldu:
" Ohoooooo hem şarap hem fransızca sana çok pahalıya patlar :))" Haklıydı valla:)İkisi de inanılmaz değerli meziyetler :) Karşılığında bna yemek ısmarlasrsın dedi.Tamam dedim tabi,Hatta hemen atladım nerde diye ..Mekanı da söyledi ama şimdi reklam yapmayalım:)
Ne yiyeceğiz orda derken bana "kobe beef" diye bir şeyden bahsettikiiii akıllara zarar..
Efenim hayvanlarımız Japonya'nın Kobe kentinde kral gibi yaşayacaklarından habersiz dünyaya geliyorlar.Onlar için özel hazırlanmış buğday,arpa gibi güzel besinlerle besleniyor.Kobe'mizin lifleri sert olmasın diye yürütülmüyorlar bile..Dar yaşam alanları hazırlanıyor kendileri için.
Arkada jakuzileri de vardır bunların allah bilir de söylemiyorlardır basına:) Dişi Kobe'lerle alem de yapıyorlardır bunlar.Yanlış anlaşılmasın ama sırf hayvan rahatlasın eti yumuşak olsun die:)
Yazları iştahları açılsın güzel yiyebilsinler diye bira( ve patates kızartması:) ) veriliyor ve işte en sevdiğim kısım geliyor:
Her gün rahatlasınlar,yumuşacık etleri olsun diye sake ile masaj yapılıyor.Ya adamlara masaj yapılıyor ya hemde her gün ..Ben bile o kadar sık masaj yaptıramıyorum fırsat bulup:)
Hakikaten keşke dünyaya kobe öküzü olarak gelseydim:)) Hayata bak yaa:)
Hem günüm geldiğinde de kesin etim sertleşmesin diye korkutmadan öldürüler ve bende mutlu bir kobe öküzü olarak ölürüm işte:))
Ya tamam susuyorum ya :) İyisi mi bana kobe öküzü gibi bir hayat vaadeden bir koca bulmak :)) Hani böle hergün masajlar falan:)
Uuuu beybi işte bu fikri sevdim:)bunu üzerinde çalışayım :))
Bertuğ'u unuttum daldım Kobe öküzüne:)Bu arada fransızca ve şarap derslerinin karşılığı olan yemek yaklaşık birkaç yüz milyona patlayacak sanırım.
Adamlar bir harfe 40 yıl köle olurken ben Kobe beef'imin yanında da Pendore Syrah şarabımı yudumlarken ödeyeceğim ve biliyorum bundan dolayı insanlık beni asla affetmeyecek:))
Sevgiler..
Dila..

ps: Fransızcaya da başladık:))
"Bonjour" günaydın demek canlar,bunu da belirtmeden geçemeyeceğim:))

16.11.2010

çakma blog kraliçesi okurcukla etkileşirse:))


günlerden bir gün çakma blog kraliçemiz dila,derin bir araştırmaya dalmıştı.ve yine blog konusunda tabiiki:)
gezerken ,okurken bakarken bloglara bir de ne görsün :
"blogunuz okuyucunuzu evinde gibi hissettirmeli"
-şaşırdı-düşündü-yaratıcı olması gerekiyordu-sevindi hatta acıcıkk-ve devam etti..
işte tüm dengeler değişiyorr başlıyoruzz!!
soru şudur ki:"okurcuk kendini nasıl evinde hissedebilir??"
düşünün bakalım sizde, benimle beraber hayal edin..
blogcuğuma girer girmez bir uyarı penceresi açılıyor karşında,
ağzında terlik olan bir köpecik,wellcome yazan paspasın üzerinde seni karşılıyor.
ileti:"ooooo kimler gelmiş"
"köpeğin kulaklarının altını okşa,sev onu canııımm " yazısına tıklayıp siteye giriyorsun.
koltuğa buyur ediyorum seni..konularımın yanında pofuduk yastık ikonu var :))
ee paşam ne kadar konu okursan burada o kadar rahat,konforlu ve mutlu hissedersin..keyfine bak :))
sonra mutfaktan gelen kokuları takip ediyorsun,hani tweety'yi kovalayan kedicik elmalı payın kokusunu takip ediyordu ya ,ona benzer dumanlı bir ikon,altında da "e mail me" ve ya "follow me " yazıyor.dumanı takip edip istersen mail yazıyor,istersen facebook sayfama ulaşabiliyorsun:)
biraz aşağıya inildiğinde bir ses klibidikkatini çekiyor,play tuşuna tıklıyorsun ve :
"anneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee çoraplarım nerdeeeeeee??"
diyor sana klipteli ses,altına bir bakıyorsun ki annen gibi arama çıbığım,ne istersen buluyor senin için, sen hiç yorulma diye:)
ya da evlisin sen eşine soruyorsun çoraplarının nerede olduğunu ,iyisimi ben bir hatun resmi koyayım gugılımın yanına bazısı için anne,bazısı için eş temsili olsun:)
sorunu duyar gibi olmaktayım şuan :ya okuyan bayansa?
"noma problema " çünkü bayanlar çoraplarının yerini biliyorlar:)
uu beybi:))
feminizm kokan hareketler bunlar:)iyisi mi bu konuya şimdi girmeyeyim ben:)
eeh ne güzel blog:) yazarken çok eğlendim umarım okurken eğlenirsiniz:)
eklemek istedikleriniz için yorum bölümüm tüm okurcukların emrine amade:)

ve sonuç:

evinizdeki huzurun temsili ,mutluluğun blogu:

http://lallarallalla.blogspot.com/


:)

ps: o ow!
unuttuğum bir şey var sanırım.oldu olacak siteyi kapatmak için o X tuşuna bastığında da şu ileti çıksın karşına :
"aa gidiyor musun?bunu saymıyoruz yine bekleriz" resimde de ıslak köpek yavrusu:))

sevgiyle kalın..
dila..

kuşlardaşıkolabilsinler!!


ben bir kuştum
çok yükseğe uçtum..
avcı ateş etti
ben kaçtım..
elektrik direği idi konduğum..
annekuş kızdı..şimşek çaktı..
az kalsın yanıyordum..
zor kurtuldum
zor kurtardı..
yuvaya dönerken..
öptü beni..
ölümden kaçtım,
sürünmeye vuruldum..
hiç beklememiştim aslında,
aşık oldum..
aşk olsun..

.dilarayucesoy.

ps:bu saçmalamacanın başlığına a cimriliği uygulanmıştır.
ismi "kuşlar da aşık olabilsinler"dir:)
kamuoyuna duyurulur.

kan..


onu aldım kollarıma, naziktim..
konuşmaya yeltendim hızlıca..
faydası yoktu çırpınışlarımın..
aynı hızla parçalandı o, sözlerimi duyduğunda,
yere değdiği o çıplak anda..
çok suskundu..korktum..
toplamaya yeltendim kırıklarını..
ellerim kanadı..çok kan vardı..çok kan aktı..
ellerimden akan kanı gördü..
dudağıma dokundu,parmakları sıcaktı..
ne o konuşabilirdi ne de ben..
ve gitti..mecburdu..
ben sadece,
kırık,
savunmasız,
ve yalnız kaldım arkasından bakarken..
hak etmiştim gerçi..bunu biliyordu..
ama o an..
her zerresini vermeye razıydım akan kanın,
eğer geri döndürebilecek olsaydım onu
dudaklarımdan çıkmadan
"gitme" sözcüğü...
..

.dilarayucesoy.

--l i e--


hem yakın hem uzaktı bana benliğin
ve hep öyle kalacaktı içtenliğin..
hep böyle gülümseyecektin bana..
benim içim titrerken sarıldığın an
sen şefkatle daha sıkı saracaktın bedenimi..
aşk farklı bakış açılarından aynı yere bakmakmış..
ama ben sana bakarken hep olduğundan daha öte..
sen sevecektin beni..aynı tadla..aynı hazla..
açıklanamayanlar hep vardır yaşarken sen
bunda biraz daha fazla, farkı sadece bu..
dinle..şimdi ne olacak deme..
sus adam..

anlamını yitirmiş sahte cümleler kuracağım sana...
kandıracağım seni hep olduğu gibi..
istemek yetmiyor bazen dürüst olmak için..
sahtelik,
evet sahtelik doğru oluyor..
"onu kaybetmemek adına.."

cümlelerimi..
gerçeklerimi içime akıtıyorum yaklaştığın an..
gitmiyorsun ya ..
o bile yetebiliyor..
o yüzden sus adam!!
sadece mutlu ol..
seni kandıracağım..
her zaman olduğu gibi..
hep olduğum gibi..

.dilarayucesoy.

"-di "


saat üç..
okumadığım bir kitaba takıldı gözüm..
tozlu raflarımda..
eskiydi..belli ki birisi yıpratmıştı zamanında..
içine baktım harflerinin derinine..
benim değildi onlar,ben hiç değildi..
suskundu cümleleri..
pişmandı bazıları da tıpkı sen gibi..
amaçsız alınmış dipnotlarda buldum seni..
ispatlarcasına gidişini..
gitmek fiili daha ağır geldi o an,
daha bir gözüme battı o altını çizdiğin
"sevdim" fiili..
daha önceden göremediğim için biraz büyüdü satırlardaki pişmanlık o an..
"-di'li" idi zaman geçmiş..
-miş gibi geçmişti..
bitmişti..
ve ben bunu
o an farkediyordum..
ve saat altıydı..
-dı..

.dilarayucesoy.

3.44


Baya oldu kalbim yenilemedi kendini..
gittiler..
Ne de sevmişti şiirlerim onları..
Hani derler ya..
Darbelerde ölür oradaki hücreler diye..
Kırık kalmış bazı yerler,eksik..
Tabi bazısı his"siz"
Sevmeye yeltensem de takılıyor
Üç nokta kırkdördüncü saniyede,
Tekrar yüklenesi geliyor..
Hatırlamak için..
Sevmek için..
O veya bunu için..

.dilarayucesoy.

kaplumbağara adamı:)



2 Kaplumbağanın Suları Bitmiş.
Su Almak İçin Okyanusa Gitmişler.
20 Yıl Sonra Varabilmişler
Ama Kova Almayı Unutmuşlar.
Diyeri Ben Alır Gelirim Ama Ben Gelene Kadar Su İçmiyeceksin Demiş Ve Gitmiş.
Aradan 60 Yıl Geçmiş Gelen Giden Yok Demiş Ben İçiyimde Neslim Tükenmesin Tam İçecekken Çalılardan Ses Gelmiş

BAK BÖYLE YAPARSAN KOVA ALMAYA GİTMEM :)

:))
sanırım bazen süreç odaklı olmak yetmiyor:)

it's freedom bebeem:)



Madem blog konusuna takmış durumdayım yani konu olan "blog"a:)Devam edelim bakalım.
Blog fikrinin en sevdiğim yanı "özgürlük"
Ben çok tatlı bir insanım(!)bunu biliyorum ve istiyorum ki herkes bilsin :)Bu kısmını espri olarak yazdım tabii arada böyle eğlenceli şeyler yazmalıymışım okunabilitemi arttırmak için:)
bu oldu mu ,evet oldu :))o zaman devam ..
özgürlüğe gelince hani ben yazabiliyorum ya ne istersem ,benim alanım ya burası..Kuralları ben koyuyormuşum ya..Kişi ister okusun ister okumasınmış diyorlar ama eğleneceğiniz için okuyacağınızı düşünüyorum.(biraz megoloman olmalıymışım hatta yorumları blog sahibesü onaylasın diyorlar ama ben seviyorum ki bütün hepsini onaylayacağım sonuçta :))fikirleriniz değerli!)hem ister okusun ister okumasın olayına katılamadım bir türlü .."millet okumasın diyorsan günceni neden internette yazıyordun kardeşim" diye sorarlar adama"ben eğleniyorum onlar da benimle paylaşıp eğlensinler istiyorum:)
hayat çok karmaşık olmasa da ben onu çok düşünüyorum sanırım.bu da işleri zorlaştırıyor.beyinciğim yoruluyor bir yerden sonra:)
belki yazarsam o da çok yorulmaz.bu arada beyinciğimin yorulmama fikri de şimdi aklıma geldi,bak bu da güzelmiş:)
ben paylaşmayı seviyorum ya..hayatı paylaşmak..,bir düşünceyi balon gibi havaya bırakmak ve yükseldikçe anlam bulması..insanların sana değer katmasına izin vermek beni mutlu ediyor..
bu arada paylaşma demişken en alta düğmeler koydum :)
diğer sitelerden kodunu alıp yaptığım ilk eklenti,gözümün nuru:)) arada kullanabilirsiniz:)hani biraz olsun gülümsetebildiysem sizi ,paylaşınca arkadaşlarınız da gülümser,mutluluk ömrü uzatırmış ya sırf insanlık daha uzun yaşasın diye yani:)
bir çıkarım yok..
aaa inanmıyor şuna bak :)
bak bakıyım siteye reklam var mı :) yok arkadaşım :)
ya gülme ya :))

Blog yazma konusunda yazma çalışmacası:)




Efenim saat sabaha karşı dört olmuş,yani azıcık daha okursa dilacık karşı değil bildiğin sabah olacak güneşin doğmasıyla..Ama gel gör ki id’i* dilayı ele geçirmiş.”yok efendim blog yazıyorsun sen,ne yapacağını biliyor musn ??bir oku da öğren bakalım” diyor beni uyutmamakla kamıyor ve çılgınlar gibi okumaya sevkediyor yine:)
Daha fazla dayanamadım..(Bu arada yatağımdayım ben,uyuyacakyım izin verseydi) telefoncuğumdan girdim.gugıl amcaya yazdım
”how to be good blogger”
getir bakalım:)
okudum,okudum ,okuduuuuuuum süper muhteşem fikir sahibi oldum:)
Yani bu da demek oluyor ki:
Sizin için çok hain planlarım var ,totem yapıp bağlamaya kadar gidiyo ,öylesine çılgın ,öylesine saplantı oluştu yani durum çok fena:)
Aaaa blog önerileri konusunda bilgi aldığım bloglara da teşekkür etmek istiyorum..
yalnız lütfen sağ tıklayıp yeni pencerelerde açın,onu yapmayı daha öğrenemedim:)
Kirmizi adam
Bildirgeç.org
Wolkanca
bidüşün
Bu arada normalde rakiplerinizin linklerini vermeyin dedi bir yerde ama ben hümanistim :) emeğe saygı:)
----ya da verin diyordu ama ben size iyi görünmeye çalışıyor da olabilirim..
“think again” derim ..
Ve cevabınızı verebilmek için linklere bakmalı sanki …
tamam ya sustum:)))--

Sevgiler
Dila..


* id:
Sigmund Freud'un 3'e böldüğü kişilik yapısının en alt, fakat en güçlü basamağı. Freud'a göre id kişinin ilkel benliğidir. Hazın doyumu ilkesine göre çalışır. Hiçbir sosyal kuralı önemsemeyen idin tek istediği, isteğinin anında yerine getirilmesidir. İd için aynı zamanda kişiliğin çocuksu tarafı da denilebilir.

15.11.2010

"ağlama kızım ya "


hellorabeliano:))italiano:) belissimo:)

yine bir yerlerden etkilendim de fahri italyanlığım tuttu ..
evet italyada geçiyor film..
ve evet romantik..hemde romeo ve juliet'ten yadigar..
"Letters to Juliet"(Aşk mektupları )
nedense film, bana iyi gelmedi sanırım..
1 mol "ayyyy canım ya "
2 mol "ya gitti ya gittiğine inanamıyorum"
2 mol da "gerizekalı söylesene sevdiğini hadi ya manyak bak o da sevi seviyor" nidalarımı,bir yerlerden gelen
"yok arkadaş,küçükken okuduğun masallar gerçek oluyor muydu??
hayır !
film o film,oğlan uyuşturucu bağımlısı kızda da frijit var gerçekte..
uyuyorlardır şimdi belkide sende git zıbar :)"(çünkü saat sabahın dördü o anda)cümleleri sonlandırıyordu.
sessizliğe bürünmüş düşünürken aklıma yine bir şeyler geliyordu..
keşke küçükken duygularda mama gibi verilse,hepimiz kendimizi gerçekleştirebilsek dimi ama??
düşünsenize "anneciğim biraz daha aşk alabilir miyim??:)"aah ah nerde??

OMG!
neler oluyor böyle dila'ya :))
bir an yazdıklarıma uzaktan baktım ve yapılması gereken tam olarak şudur:
bence her romantik filmden önce +18 gibi,
---"aşk"la ilgili herhangi bir sıkıntısı olanları ekranın başından uzaklaştırın"----
diye bir uyarı verilsin,genç kızlarımızın psikolojisi bozulmasın:)
evet evet bu süper oldu,

u y a r ı verilsin ve p s i k o l o j i m i z bozulmasın :))

14.11.2010

yatağınısıtmakiçineyapmalı



gece ondaydım..
çok üşümüştüm ,o kadar ki iki kadeh şarap bile yetmemişti ısınmama..
yatağa geçtim,uyumak gerekiyordu artık sözler tükenmeden..
bir baktım yanıma geldi..
yattı...o kadar sıcaktı ki..
dokunduğunda kalbinin atışlarını hissetmemek olanaksızdı..
bakışları içini anlatıyordu..o kadar sıcak ve güzel bir histi ki sevginin görülebilir olması..buz gibi yatağımı ısıtıvermişti adeta..
en çok da o karşılıksız,ne olduğunu anlayamadığın ama içimi ısıtan şey için bile sevebilirdim onu,
ki o bana ayak masajı bile yaptı..
iş bu varlık pufu..andrellamın minik kedisi:)

o minicik tüylü yaratığın sıcaklığı o kadar sıtmıştı ki içimi,hayatta kimse üşümeyi haketmediğini düşündüm, yatağına yattığı anda..
sonra bu sıcaklığı başka neyde hissedebilirim diye düşündüm ve dedim ki;
"ulen evlensem mi acaba? beyaz atlı prensimi bulamasam bile en azından bir kalas bulurum..yakar onunla ısınırım":D

ay hayır olamaz..
olmaz!..
yani olmasa
yok yok olmasın..
hayır yaaaaaaaa:(
---------------------------------------sessizlik-------------------------------------
:))
anladım ben anlamam gerekeni..
iyisi mi bir kedi de ben alayım
en azından bunu söylerken beynimi kullanmış oldum :))) mutlu da oldum:)
sevgiler..
dila


ps for andreea :
andreea this note is only for you sweety:
"i love that grey fat monster soooo much ,and love u too of course" this is what i am saying to them :)))

13.11.2010

Ay ben bipolar olabilirim biliosun muuuuu??


Bipolar bozukluk:

Ortalama başlama yaşı 21'dir. İlk atak erkeklerde genelde mani olurken, kadınlarda depresyon olur.
Uyuşturucu ve alkol kullanımı sonrasında veya göç sonrası da gelişebilir.
Manik dönemden deporesyona geçiş ani ve trajik olabilir.Depresyona ağır anksiyete panik ataklar eşlik edebilir
Aşırı konuşma (!)( :) )eğilimi gözlenir. Kişi, olağan durumundan farklı ve belirgin bir biçimde hızlı ve sürekli konuşma eğilimindedir.
Zihinsel etkinlikler hızlanmıştır. Düşünceler ve çağrışımlar birbiri ardı sıra gelir.(facebook iletime bakılacak olursa: "benim beynim çok garip çalışıyor hakikaten :) tam fok balıklarının bıyıklarının onlara ne kadar yakıştığını düşünürken saniyesinde ingiliz anahtarının nasıl bulunduğunu düşünürken bulabiliyorum kendimi:D" 08 Kasım, 22:05 · Beğen · Yorum Yap) Kişi, çağrışımlar ve düşünceler arasında eleme yapmakta zorlanır. Bu durum "çağrışımlarda gevşeme" ve "düşüncelerde sıçrama" olarak da bilinir.
Kişi dikkatini belirli bir konu üzerinde, belirli bir süre tutmakta zorlanır. Zihinsel süreçler ve bunlara bağlı olarak konuşmalar, konudan konuya geçmekte, sıçramaktadır.
Toplumsal ilgi belirgin bir biçimde artmıştır. Kişi çok daha sosyal, çok daha girişken, çok daha atak olur. Sonuçlarını hesaplamadan, yaşamdan zevk almaya yönelik etkinliklere girişilir.
Çoğu geçici bir hevese (Facebook iletimde görüldüğü üzre "Dilara: bana acilen photoshop dersi verebilecek biri lazım!! 10 Kasım, 19:49 · Beğen · Yorum Yap") yönelenetkinliklerdir bunlar. Giyiniş biçimini birden bire köklü bir şekilde değiştirme, toplumsal kuralları zorlayan cinsel deneyimlere girişme, hesapsız para harcama(bunu açıklamaya gerek yok sanıırm), ayna karşısında uzun süre vakit geçirme gibi belirtiler kendini gösterir.
Uyku gereksinimi düşer(hakkat uyuyamıyorum ben bak saat kaç hala ayaktayım), günlerce uyumadan yaşarlar. Buna rağmen kendilerini iyi hissederler, hastalığın en önemli belitisi de budur ve sonuç itibari ile bir döngü yaşanır.
Aşırı ve abartılı bir özgüven görülür. Kişi kendini, her şeye gücü yeten, her sorunu çözebilecek, giriştiği her işin üstesinden rahatlıkla gelebilecek bir durumda algılar.(ama öyle)(öyle değil mi yoksa)
Hastada sanrı ve varsanrı, ani saldırganlık ve ani hakaret gözlemlenebilir.
Hastalar genelde uzun yıllar depresif bozukluk teşhisleri alabilir teşhis için hasta yakınlarını dinlemek daha dogrudur (ay anne bişi söleeee)keza hasta kendi gerçek durumunun farkında olmayabilir ya da tersi hasta olarak tanımlanmamak korkusuyla hastalığını saklama ya da hekimi yanıltmaya çalışabilir.
Hobilerine ve kabiliyetlerine bağlı olarak manik dönemde fazlasıyla üretken olur (http://lallarallalla.blogspot.com/)
Cinsel istek artışı
En çok uyan da:Manik ataklar sırasında kişi, son derece yaşam dolu, neşeli, canlı, mutluluktan uçan bir insan görünümü verir.

biri bana söyeleyebilir mi bipolar mıyım neyim yaaaaaaaaaaaaaaaaaa:/

12.11.2010

"Taşınmak güzeldir"



Taşınmak hep yeni bir nefestir insan hayatında ..

Bir sayfa kapanır ve yenisi açılır ya .
Yeni sayfalar için arada hatırlanır eskiler bazen acıyla bazen gülümseme ile..Neler vardır neler odada biraz kurcaladığında..
Eskidikçe değeri artan kitapların üzerinde yazar hangi tarihte alındıkları Dila'nın dolabında..
Ve artık pulu düşmeye yüz tutmuş, bazıları kuzenlerden,eş dosttan,bazıları ingilizce öğretmeninin bulmuş olduğu yabancı arkadaşlarından gelen mektuplar çıkar tozlu raflardan..
Gülümsersin..Kokular gelmiyordur belki artık ama hisler aynıdır zannımca..
Sonra yazılan şiirler..İlkokulda minik ellerimle yazdığım şiirler..O kadar çoklar ki..
Asker çocuğu olunca tayin oluyor ya iki yılda bir..O nedenle olsa gerek,bazen yalnızlığı işlemişim o küçücük aklımla,bazen de Atatürk'ü..
Anlaşılan çoğu yetişkinden daha fazla farkındalığa sahipmişim,damarımda akan kudret konusunda..
Haa bir de günlüklerim varmış uzun zamandır bakmadığım raflarımda ..
Ne kadar da şıpsevdiymişim..İlk aşklar nasıl da güzel..Nasıl da içten..
Bana aldığı çikolatanın bile kağıdını saklamışım yahu üzerinde "ayyy ben onu çok seviyorum" notları ile
Birde yazışıyormuşuz derslerde gizli gizli, minik kareli kağıtlarda,
"-pişt napıyorsun
-sıkıldım ya baydı bu tarihçi yine
-ay haklısın yastık getirelim aha aha aha " şeklinde ergen replikleri:))
Aa birde vedalaşırken imzalanan lise gömlekleri..Mürekkebi dağıtan gözyaşlarının izleri ile..
Sonra üniversite anıları..işin rengi değişiyor tabii üniversite olunca :)
Bir bakıyorum ki tuborg,efes bardak altlıkları çıkıyor ,kimle gittiysek onların adı yazılmış..
Tiyatro metinleri üzerine dekor fikirleri karalanmış..
Aaah ah..
Diyorum ya ..
Acı verse de güzeldir büyümek..Geriye baktığında gülümseyebilmektir aslolan..
Sadece bunu bana bir kez daha anımsattığı için bile olsa

"taşınmak güzeldir"

Yetiştirilmek üzere diplomalı ev kızı aranıyor..


Dikkat! Dikkat!
Yetiştirilmek üzere diplomalı ev kızı aranıyor.

Arananlar nitelikler:
- 4 yıl emek vererek üniversite bitirmek ve (kutsal meslek bilinen)öğretmen olmak
- İletişim becerisi ve insan ilişkileri kuvvetli,
- kişisel gelişime önem vermek
- bulaşık,çamaşır,ütü,yemek konularında basic bilgiye sahip olmak
- kpss'den düşük puan almak ve atanamamış olmak
- iyi derecede "teyze"ce konuşuyor olmak
- En az 1 ila 3 yıl altın günü deneyimi

İş tanımı:
bütün gün evde oturacak,arada çarşı pazar alışverişi yapacak,iyi derecede facebook kullanacak gerektiğinde bütün oyunları sırasıyla oynayacak,teyzeler geldiğinde "ee kızım evlen artık" cümlelerine katlanacak takım arkadaşları arıyoruz.
dilerseniz bu alanda ilerleyip kariyerinizi kocaman bir turşu kavanozu ile taçlandırabilirsiniz.(şuan o kadar boş hissediyorum ki kavanozdaki salatalıktan farkım yok sanki)

Sonuç:
çareler çaresiz..
dudağımın kenarında acı bir gülümseme..hani vardır ya canın çok yanar ama gülümsersin..
işte öyle..
tek birşey söyleyebiliyorum şuan:
"hayatta en kötü şey ,emeğinin karşılığını alamamamakmış.."

dila..